Kuran’dan Nasıl İstifade Edilir?

Kuran'dan Nasıl İstifade Edilir?

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Kuran’ı nasıl okurdu? Sahâbe-i kiram Kuran’ı nasıl okur ve tatbik edelerdi? Kuran’dan hakkıyla nasıl istifade edilir?

Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, dâimâ Kur’ân ile beraberdi. Kur’ân’ı yaşar, Kur’ân ile tebliğ eder, Kur’ân’ı sevdirirdi. En büyük emek ve zamanını Kur’ân talebelerine tahsis ederdi. Kur’ân okumayı da, onu başkasından dinlemeyi de severdi.

Ramazân-ı şeriflerde ise Cebrâil -aleyhisselâm- ile Kur’ân-ı Kerîm’i baştan sona mukabele ederlerdi. Vefâtı senesinde bunu iki kez tekrarlamışlardı.

Sahâbe-i kiram, her gün vakitlerinin bir kısmını Kur’ân okumaya tahsis ederlerdi. Birçoğu haftada bir, kimisi iki haftada bir, kimisi ayda bir hatim indirir, Kur’ân’dan daha fazla ayrı kalmayı uygun görmezlerdi.

KURAN’DAN NASIL İSTİFADE EDİLİR?

Sahâbe-i kiram; Kur’ân’ı sadece dil ve dudak ile değil, gönülden okur, Allah kelâmı için kalplerini de temizler ve hazırlarlardı.

Hazret-i Osman ne güzel söyler:

“Eğer kalpleriniz tertemiz olsaydı, Allâh’ın kelâmına doyamazdınız.” (Ali el-Müttakî, II, 287/4022)

İbrahim Desûkî -rahmetullâhi aleyh- Kur’ân’ın feyzinden istifâde husûsunda şöyle buyurur:

“Kur’ân okumak isteyen kimse, evvelâ dilini kötü ve çirkin sözlerden temizlemelidir. İsrafa kaçmamalı, haram ve şüphelilere karşı teyakkuz hâlinde olmalıdır. Şayet bunlara dikkat etmezse Kur’ân-ı Kerîm’e karşı edepsizlik etmiş olur…

Bu durumda hâfızasındaki Kur’ân ona lânet okur ve şöyle der:

«Kim Allâh’ın kelâmına tâzim göstermez ve onunla amel etmezse, Allâh’ın lâneti üzerine olsun!»

Evlâdım! Kur’ân’ın sırlarını anlamak istersen, nefsini tezkiye et ve Kur’ân’ın feyzinden istifâde etmeye çalış! Boş sözleri bırak, faydalı amellerle meşgul ol! Yanağını yere koy (mütevâzı ol), topraktan geldiğini ve yine toprağa döneceğini unutma!

Günahlarının çokluğundan ve kıyâmet günü yüzüne çarpılmasından kork!

Amellerinin kabul edilip edilmeyeceğini iyi hesap et! Eğer böyle yaparsan Rabbinin kelâmındaki ince mânâları ve esrârı anlayabilirsin. Böyle yapmazsan bu ilâhî kapı sana kapalı kalır.”

Kendisini «Kur’ân’ın kölesi / hizmetkârı» olarak takdim eden Hazret-i Mevlânâ da, Kur’ân tilâveti husûsunda şu îkazlarda bulunur:

“Kur’ân-ı Kerîm’in âyetlerini ve Hazret-i Peygamber’in hadîs-i şeriflerini okumadan evvel, kendini düzelt!

Gül bahçelerindeki güzel kokuları duymuyorsan, kusuru bahçede değil, gönlünde ve burnunda ara!..

Kur’ân-ı Kerim, peygamberlerin hâl ve vasıflarıdır. Okuyup tatbik edersen, kendini peygamberlerle, velîlerle görüşmüş farzet!

Kur’ân okuduğun hâlde, onun emirlerine uymaz ve Kur’ân ahlâkını yaşamazsan, peygamberleri ve velîleri görmenin
sana ne faydası olur?..

Kur’ân-ı Kerîm’i en iyi anlayanlar, onu yaşayanlardır.”

Ramazân-ı şerif ve ona hazırlık hengâmında, bu altın tavsiyeleri yerine getirmek için azmetmek lâzımdır.

Kur’ân-ı Kerîm’i derin bir duyuşla okumaya, yaşamaya, yaşatmaya, evlâtlarımıza öğretmeye ve öğrenmelerini sağlamaya gayret etmek lâzımdır.

Cenâb-ı Hak, Rasûlullah Efendimiz’e muhabbetle ittibâ edebilen ve Sünnet-i Seniyye’yi yaşama gayretinde olan kullarından eylesin.

Bizleri Kur’ân-ı Kerîm’in âhirette; şikâyetçi olduğu bedbahtlardan değil, şefaatçi olduğu bahtiyarlardan kılsın. Âmîn!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2022 Ay: Mart, Sayı: 205

İslam ve İhsan

Sahâbî’nin Kur’an’ı Kerime Olan Muhabbeti Nasıldı?