Allâh’a Yakın Olanlar Kimlerdir?
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Kâinâtın Hâlıkı Allah Teâlâ’ya yakınlıktan daha büyük bir şeref ve bahtiyarlık yoktur. Bu bahtiyarlığa lâyık olabilmek, Kur’ân’a ehli olmaya bağlıdır.
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Şüphesiz insanlardan Allâh’a yakın olanlar vardır!” buyurmuştu.
Ashâb-ı kirâm:
“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Onlar kimlerdir?” diye sorunca Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Onlar Kur’ân ehli, Allah ehli ve Allâh’ın has kullarıdır!” cevabını verdi. (İbn-i Mâce, Mukaddime, 16)
Hiç şüphesiz ki Kâinâtın Hâlıkı Allah Teâlâ’ya yakınlıktan daha büyük bir şeref ve bahtiyarlık yoktur. Bu bahtiyarlığa lâyık olabilmek, Kur’ân’a ehli olmaya bağlıdır. Yani Kur’ân’ı doğru okumayı bilmek, onun mânâ iklîmine girmek, tefekkür ve tahassüs derinliği içinde gereken ibretleri alarak onun gösterdiği istikâmette yürümekle mümkündür. Böyle bir kemâlât ile Kur’ân ehli olabilen mü’minlere, Cenâb-ı Hakk’ın müstesnâ lûtuf ve ihsanları vardır.
CESEDİ BOZULMAYAN HAFIZ
Nitekim Hak dostu Mahmud Sâmi Ramazanoğlu -kuddise sirruh-, Adana’da bu vasıfta vefât etmiş bir hâfızın, 30 sene sonra yol geçme zarûreti sebebiyle nakil için kabrinin açıldığını, ancak o kimsenin cesedinin hiç bozulmamış olduğunu, üstelik kefeninin dahî pırıl pırıl durduğunu, bizzat müşâhede ettiklerini nakletmişlerdir.
Nitekim hadîs-i şerîfte buyrulduğu üzere Cenâb-ı Hak, gerçek Kur’ân ehlinin cesedini yememesini yeryüzüne vahyetmiştir.
İşte Kur’ân-ı Kerîm, ilâhî tâlimatlarına göre yaşayanların dilinde ve gönlünde bambaşka letâfet, zarâfet, incelik, güzellik ve feyizler tecellî ettirdiği gibi, kabirde, mahşerde ve mîzanda da huzur ve saâdet bahşeder.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 2, Erkam Yayınları, 2012
KAYNAK :
https://www.islamveihsan.com/allaha-yakin-olanlar-kimlerdir.html