Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hz. İshak’ın Kıssasından İbret Veren Yönler
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hz. İshak’ın hayatından ibret veren yönler…
Hz. Nûh’un oğlu Hâm’ın neslinden Nemrûd isminde biri birçok kabileyi toplayarak şimdiki Musul şehrinin bulunduğu yerlerde Bâbil devletini kurmuştu. Bunlar arasında Sâbie denilen bâtıl bir din türedi. Güneşe, aya, yıldızlara, putlara ve hükümdarlarına taparlardı. Allah Teâlâ onlara Hz. İbrahim’i peygamber olarak gönderdi. İbrahim (a.s) onlara, bir müddet semada durup sonra batan yıldız ve gezegenlerin, hiçbir fayda ve zarar veremeyen cansız putların ve kral da olsa âciz insanoğlunun ilâh olamayacağını anlatmak için çok uğraştı. Bir gün puthâneye girip bütün putları kırdı, ancak en büyüğüne dokunmadı. Kendisine gelen kavmine putları bu büyüğün kırmış olabileceğini, isterlerse kendisine sorabileceklerini söyleyerek onları düşünmeye zorladı. Onlar da ne kadar yanlış bir yolda olduklarını anlayıp başlarını bir müddet öne eğdilerse de câhiliye hamiyetini yenemeyerek iddialarına yine devam ettiler. İbrahim (a.s) için, “Onu yakarak tanrılarınıza yardım edin” dediler. Büyük bir ateş yakarak Hz. İbrahim’i içine attılar. Allah Teâlâ “Ey ateş! İbrâhîm’e serin ve selâmet ol!” buyurdu.[1] Bu mucizeyi gören bazı insanlar iman ettiler.
İbrâhîm (a.s) kavmine şöyle dedi:
“Siz, sırf aranızdaki dünyâ hayâtına has muhabbet uğruna Allah’ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyâmet günü (gelip çattığında ise) birbirinizi tanımamazlıktan gelecek ve birbirinize lânet okuyacaksınız. Varacağınız yer cehennemdir ve hiç yardımcınız da yoktur.” (el-Ankebût 29/25)
İbrahim (a.s) âilesini ve mü’minleri alarak Şam diyarına hicret etti.
Daha sonra Allah’ın emri ile oğlu İsmail ile annesini Kâbe’nin yanına yerleştirerek şöyle dua etti:
“Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem’inin (Kâbe’nin) yanında ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki, bu nîmetlere şükrederler.” (İbrâhîm 14/37)
İsmail (a.s) babasıyla birlikte yürüyüp gezecek çağa erişince İbrahim (a.s) bir rüyâ gördü ve: “Yavrucuğum, rüyâda seni kurban ettiğimi görüyorum; bir düşün, ne dersin?” dedi. O da cevâben: “Babacığım, sen emrolunduğun şeyi yap! İnşâallah beni sabredenlerden bulursun!” dedi. Her ikisi de teslîm olup, İbrâhîm (a.s) onu alnı üzerine yatırınca Allah Teâlâ: “Ey İbrâhîm, rüyâyı gerçekleştirdin. Biz ihsân sâhiplerini böyle mükâfatlandırırız. Bu gerçekten çok ağır bir imtihandır” diye seslendi. Oğluna bedel ona büyük bir kurban ihsân eyledi. Geriden gelecekler arasında ona iyi bir nam bıraktı ve “İbrâhîm’e selâm olsun!” buyurdu.[2]
Yaşlılık vaktinde Allah Teâlâ ona kudretini göstererek oğlu İshak’ın doğacağını müjdeledi.[3]
İsmail (a.s) büyüyünce İbrahim (a.s) Allah’ın emriyle onun yanına giderek birlikte Kâbe’yi inşâ ettiler. “Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabûl buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin. Ey Rabbimiz! Bizi sana teslîm olanlardan kıl! Neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar; bize ibâdet usûllerimizi göster; tevbelerimizi kabûl et; zîrâ tevbeleri çokça kabûl eden, çok merhametli olan ancak sensin. Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin âyetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitâb ve hikmeti öğretecek, onların nefslerini tezkiye edecek bir peygamber gönder! Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin!” diye dua ettiler. Sonra da insanları hacca dâvet ettiler.[4]
Hz. İbrâhîm (a.s), yumuşak huylu, yüreği yanık, kendisini tamâmen Allah’a vermiş bir peygamberdi.[5]
İsmail (a.s) babası Hz. İbrahim’in şeriatıyla amel etmek üzere Yemen kabilelerine ve Amalika denilen eski bir kavme peygamber olarak gönderildi. Rasûlullah (s.a.v) onun neslindendir.
İshâk (a.s) babasının vefâtından sonra Şam ve Filistin halkına peygamber olarak gönderildi. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:
“Sâlihlerden bir peygamber olarak O’na (İbrâhîm’e) İshâk’ı müjdeledik. Kendisini ve İshâk’ı mübârek (kutlu ve bereketli) eyledik. Lâkin her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kendine açıktan açığa kötülük edenler de olacaktır.” (es-Sâffât 37/112-113)
Hz. İshak’ın neslinden pek çok peygamber gelmiştir.
Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hz. İshak (a.s), diğer güzel vasıfları yanında bilhassa Allah’a tevekkül ve teslimiyetleriyle bizlere örnek olmuşlardır.
Dipnotlar:
[1] el-Bakara 2/258; el-En‘âm 6/76-79; el-Enbiyâ 21/58-69; es-Sâffât, 91-93.
[2] es-Sâffât 37/101-111.
[3] Hûd 11/70-74; es-Sâffât 37/112-113.
[4] el-Bakara 2/127-129; el-Hacc 22/27.
[5] Hûd 11/75.
Kaynak: Doç. Dr. Murat Kaya, Kitabımız Kur’ân Muhtevâsı ve Fazîletleri, Erkam Yayınlıar
İslam ve İhsan
Hazret-i İbrahim Peygamber’in Hayatı (Peygamberlerin Hayatı 6) – Sesli Kitap
Hazret-i İsmail Peygamber’in Hayatı (Peygamberlerin Hayatı 7) – Sesli Kitap
Hazret-i İshak Peygamber’in Hayatı (Peygamberlerin Hayatı 8) – Sesli Kitap
KAYNAK :
https://www.islamveihsan.com/hz-ibrahim-hz-ismail-ve-hz-ishakin-kissasindan-ibret-veren-yonler.html